"PISA testi sonuçları açıklandı: Türkiye yine tüm alanlarda OECD ortalamasının altında."
Bu haber başlığını her yıl bir önceki yılın ölçümleri için okuyoruz. Bizim coğrafyamız için pek güzel sonuçlar almıyoruz.
PISA nedir derseniz, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)'nce yapılan PISA'nın açılımı "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı”. Program, Dünya genelindeki 15 yaşındaki gençlerin kendi dilinde okuduğunu anlama ve öğrendiğini günlük hayatta kullanmasını ölçe ve değerlendirme testi.
Hiçbir zaman çok çalışkan, çok başarılı, çok şahane bir öğrenci olmadım; ama fena olmayan okullarda okuduğum için bu testi hiç anlamamıştım. "Başka bir dilde okuduğunu anlama değil; kendi dilinde. Bu ne kadar zor olabilir ki!" Böyle düşünüyordum. Ta ki sosyal medyayı aktif kullanmaya başlayana kadar -haksızlık etmeyeyim- ta ki videolarım takipçilerim dışındaki kullanıcılara ulaşana (viral olana) kadar.
Kullanıcıların okuduğunu, dinlediğini, gördüğünü anlamamasını anlamıyorum. İçeriğimde bahsettiğim yöntemin saçlarımı uzattığını söylüyorum, saçlarımın uzun olmadığı yorumlarını görüyorum. "Fiyat?" (hatta "Fiat?") yazan kişilere cevap verip vermemekte arada kalıyorum, aslında biraz baksalar benim ürün satmadığımı anlayabilir. Bakmaz, baksa da görmez, görse de anlamaz yorumlar, benim ne kadar çirkin olduğum, saçlarımın ne kadar çirkin olduğu, şişko olduğum ya da çok zayıf olduğum, pinti olduğum ya da çok zengin olduğum için rahat olduğum gibi yorumlar, (burada yazamayacağım şekilde) ölmem gerektiğini düşündükleri yorumlara dönmeye başlayınca, dedim ki, iyi ki bu dönemi 1o'lu yaşlarımda görmedim, çok üzülürdüm.
"Anlat Bakalım Hayatsız"
Toplumdaki mutsuzluk hepimizin malumu. Elbette "mutsuzluk" bu çağın sorunu; ama bizim giderek daha da mutsuz bir toplum olduğumuz da ortada. Nasıl olmasın?
Küresel salgın ve bu durumun halk üzerine baskı kurmakta kullanılması, ekonomik krizin faturasını sadece biz halkın ödemesi, antidemokratik seçimlerce, yasak üstüne yasak. Mutsuzluk hakkımız gibi bir şey.
Zaten "Bir şey söylese de üzerine atlasam" hayatı yaşayanlara, okuduğunu anlamayanlara, anlasa da anlamazdan gelene gün doğdu da diyebiliriz.
Burada haterlere sesleniyorum:
Beni sevmedin, anladım; ama sıkı bir takipçi olduğunu belli etme. 3 yıl önce söylediklerimi (fikrim değişir değişmez) bugün söylediğinde, yemedin içmedin içinde mi tuttun? Bu kadar mı sıkıcı hayatın var?
Melikşah Altuntaş'ın "Anlat bakalım hayatsız" dediği 30 saniyelik kısım bu konuda fikirlerimi çok iyi anlatıyor. "Video altına yazılanlara bakın çabuk" videosunun tamamını izleyebilirsiniz.
Deniz Göktaş'ın "Deniz Göktaş'a Ayıracak Vaktim Yok" podcast serisinde "İncitme Sanatı" bölümünde "Beni böyle incitemezsin" diyor ve nasıl incitebileceklerini anlatıyor.
Deniz Özturhan'ın Olumlu Dünya podcast serisinde "Yaratıcı Bireyin Hayatta Kalma Kılavuzu" bölümde de kötü eleştirilere alanlara önerilerde bulunuyor.
Sevgiler diliyorum,
Utku
Comments