Stephen Wiltshire, henüz 3 yaşındayken otizm tanısı konulan otizmi saklanılan değil paylaşılan çok da iyi yapılan bir resim dehası. 9 yaşında konuşmaya başladığında söylediği ilk kelime kağıt olmuş. Wiltshire’nin insanlarla iletişim kurmanın en iyi yolunun resim çizmek olduğu fark edilmiş. Hayatında ilk kez gördüğü New York’u yalnızca 1 saat kuşbakışı gördükten sonra detaylarıyla çizdi. Bu özelliği ile BBC belgesellerine konu oldu, Londra’da kendine ait sanat galerisi mevcut. Retrospektifleri ile şehir şehir gezdi. New York’u muhteşem belleğiyle resim çizme şovuyla, Sidney, Tokyo, Madrid, Roma gibi şehirleri de ziyaret etti. En nihayetinde 24 Eylül 2014 tarihi itibariyle İstanbul’a konuk oldu. Tahincioğlu Gayrimenkul’un Palladium Tower’ının açılışı için davet edilen Wiltshire, 45 dakika bir helikopter ile İstanbul’u gezdi, ve aklında kaldığıyla İstanbul’u çizmeye başladı.
Dünya gözüyle bu muhteşem resim dehası ve büyük kapasite belleğini görmek arzusuyla, ilk uygun zamanımda Palladium Cam Küreye attım kendimi. Yaklaşık 5 metrelik bir platforma, belleğindeki İstanbul’u çiziyordu. 10 yıllık İstanbul ikametimde, defalarca kez Avrupa yakasını izlememe rağmen, belleğimde olmayan detayları gördüm, İstanbul’u bir kez, bir kez daha sevdim.
Canlı çizimin dışında, kendisini tanıtan bir yazı, çizimlerinin kopyaları ve 20 yaşında olduğunu düşündüğüm bir sunucu ile Wiltshire tanıtılmaya çalışılmış. Küçük yaşta çizmeye başladığından, kendine ait galerisinin olduğundan, dünyayı şehir şehir gezdiğinden ve belleğindeki bu şehirleri çizdiğinden, kraliyet ailesinin kendisini kraliyet ailesi üyesi olarak taçlandırdığından bahsedilmiş. Bu bilgiler tabi ki önemli, ancak otizmli olması ile ilgili herhangi bilgi göremedim.
Okuyan-yazan ya da en azından Facebook kullanan herkes artık otizmin hastalık olmadığını biliyor/düşünüyor. Ancak iş fiiliyata geldiğinde kimse çocuğunun otizmli olmasını istemiyor. Çocuğunuzun dahi olmasını ister miydiniz, diye sorduğunuzda ise, kocaman bir İNŞALLAH ile karşılaşıyorsunuz.
Tanınan bir kolejde görev yapan okul öncesi öğretmeni bir arkadaşım, henüz 3 yaşındayken otizm tanısı konulabildiğini, yardımcı olunursa, yönlendirebilieceğini söylemişti bana. Bu bilgiyi velilerle paylaştıklarında, iyi okullarda okumuş ve iyi para kazanan bu velilerin bir kısmının kabul etmediğini, çocuğunun normal(!) olduğunu düşündüklerini söylemişti. Büyük ihtimalle, kendileri dahil herkesin, çocuklarına ‘farklı’ davranacağını düşünüyorlar.
Sosyalleşmenin, konuşmanın, yazmanın, para kazanmanın, sevgili sahibi olmanın vasat belki ortalama halini yaşıyoruz. Sıradan hayatımızda, sıradışı olana ahkam kesiyoruz. Dahası, sıradışı olanı eve kapatıyoruz, ilişki kurmasını engelliyoruz, belki oy vermesini engelliyoruz.
Biraz düşününce, bendeniz, büyük ihtimalle 100 yıl sonra tanınmayacağım; ancak Wiltshire tanınacak. Demek ki, otizmli (daha ziyade savant) bireyler, biz normal (!) insanlardan daha üstün.
Bu şahane şov, otizm ile ilgili kampanyalar ile birleştirilip farkındalık yaratabilir miydi? Otizmli bireylerin, biz normal(!) insanlardan farklı olmadığını gösterir miydi? Ziyaretçiler, otizmlilerin de iki gözü, bir burnu olduğunu, hatta bu organları daha iyi kullanabileceklerini görüp, kabul ederler miydi?
İstanbul ziyareti videosu burada:
Farkındalığın televizyon ünlülerinin şov aracı olmadığı günleri görmek umuduyla…
Sevgiler,
Utku
Comments